Paris Yemek ve Gezi Rehberi
Paris… Aşkın, modanın, eğlencenin ve elbette kruvasanın şehri. Her mevsimi kendine yakıştıran, her mevsimde farklı hikayeler sunan ve cazibesiyle sizi içine çeken büyülü bir şehir. Paris'e bir kez gittiğinizde, geri dönmek istemeyecek ve asla yetinmeyeceksiniz. Şehir; kültürü, mutfağı ve tarihi yapılarıyla içinizdeki romantizmi ortaya çıkaracak.
Paris'in Efsanevi Kruvasanları
Herkesin merak ettiği, tadını sabırsızlıkla beklediği o ünlü Paris kruvasanları... Şunu söylemeliyiz ki Paris'te nerede kruvasan yerseniz yiyin, her biri inanılmaz lezzetli. İster sokak arasında bir pastaneden alın, ister şehrin en eski ve popüler pastanesinde yiyin, asla pişman olmayacaksınız. "Gerçekten dedikleri kadar var mı? Buradakinden farklı mı?" diye sorabilirsiniz. Evet, Paris'teki kruvasanlar, başka yerde yediğiniz kruvasanlara hiç benzemiyor. O yoğun tereyağı tadı, dışı çıtır çıtır, içi yumuşacık kruvasanlar, gerçekten sadece Paris'te tadabileceğiniz bir lezzet. Paris'e gittiğinizde sizden ricamız, her gün kruvasan yiyin, çünkü bu tadı çok özleyeceksiniz. Biz, kaldığımız yerin sokağında bulunan bir fırından aldık ilk kruvasanlarımızı. İlk ısırıkla birlikte adeta mest olduk. Sonrasında ise Paris'in en eski pastanesi olan Stohrer'de hem kruvasan hem de çikolatalı Pain au chocolat denedik. Her ikisi de, her lokmada bizi mest etti.
Paris'te Tadılacak Diğer Lezzetler
Paris'e gittiğinizde deneyebileceğiniz bir diğer lezzet de Steak Tartare. Çiğ kıymadan yapılan bu özel yemek; soğan, kapari, maydanoz, frenk soğanı, tuz, karabiber, Worcestershire sosu ve diğer baharatlarla servis edilir. Herkesin damak tadına hitap etmese de, iyi bir restoranda yemeniz, etin kalitesini ve lezzetini tam anlamıyla almanız açısından önemlidir. Geleneksel bir Fransız restoranı olan Sacrée Fleur, Fransız mutfağını tanımak için ideal bir tercih olabilir.
Paris'te Kahve ve Alışveriş Keyfi
Kruvasanın yanında kahve yapmak isteyenler için, hem yerel kahve dükkanları hem de zincir kahve yerleri mükemmel seçenekler sunuyor. Paris'te içtiğiniz kahve de kruvasan gibi sizi asla pişman etmeyecek. Tam bir Parisli gibi hissetmek isterseniz, bir elinizde kahve, diğer elinizde kruvasan ile 37 Rue du Temple'da antika dükkanlarının vitrinlerini gezebilirsiniz. Antika demişken; Le Marais bölgesi, vintage kıyafet ve antika eşya alışverişi sevenler için adeta bir cennet. Bölgeyi boylu boyunca dolaşabilir, ara sokaklarda keşfedilmemiş, eski ve güzel eşyalar satan dükkanlar bulabilirsiniz. İkinci el, moda evlerinden çıkma çantalar, tüylü kürkler, cüzdanlar ve daha fazlasını burada bulmanız mümkün.
Paris'in Romantik Sokaklarında Kaybolmak
Alışverişinizi yaptınız ve Fransız kruvasanının tadına baktınız. Şimdi Paris'in o aşk kokan sokaklarında kaybolup, tarihi eserleri inceleyip romantizmi hissetme vakti. Eyfel Kulesi'ni özellikle gidip görmenizden bahsetmiyoruz çünkü zaten nereye giderseniz gidin, Eyfel sizi yalnız bırakmayacaktır. Dilerseniz küçük bir ücret karşılığında Eyfel Kulesi'nin tepesine çıkabilirsiniz, fakat biz bunu tercih etmedik. Bizim için en iyi manzara, Eyfel'i görebildiğimiz bir manzara! Bu nedenle Galeries Lafayette'in terasına çıkmayı tercih ettik. Burası bir alışveriş merkezi olmasına rağmen terası da en az içi kadar popüler ve ışıltılı. Biz Noel zamanı oradaydık, şehir ve dükkanlar göz alıcı bir şekilde ışıldıyordu. Eyfel Kulesi, belirli saatlerde ışık gösterileri sunar. Bunu en net şekilde gözlemlemek için Galeries Lafayette'in terası harika bir seçenek. 6 kat çıkarak ulaştığınız terasta, Eyfel'in o büyüleyici ışık gösterisini izleyebilir, manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Ancak, teras oldukça popüler olduğundan kalabalık olabileceğini unutmayın.
Paris'in Ünlü Müzeleri
Paris'e giden birine Louvre Müzesi'ni görmesini tavsiye etmek neredeyse gereksizdir ama yine de belirtelim. Önünde uzun kuyruklar olan müzeye önceden bilet alarak daha hızlı girebilirsiniz. Dünyanın en büyük müzesi olan Louvre'u gezmek için en az 3 saat ayırmanız gerekir. İçeride o kadar fazla eser ve incelenecek tablo var ki bazılarını aceleyle geçmek zorunda kalabilirsiniz. Çoğu kişi sadece Mona Lisa tablosunu görmek için gelir ve tablonun bulunduğu odaya girerken kalabalık artar. Mona Lisa oldukça küçük bir tablo ve bir cam fanusun içinde korunuyor. Turistik gezinizin bir diğer durağı Musée d'Orsay olabilir. Eskiden bir tren garı olan bu müze, Seine Nehri'nin tam yanında yer alır. Müzeye giderken veya dönerken nehrin keyfini de çıkarabilirsiniz. Musée d'Orsay'ın en ünlü eseri, Monet'in Gare Saint-Lazare tablosudur. Ayrıca Van Gogh gibi ünlü sanatçıların tablolarını da burada yakından inceleyebilirsiniz.
Paris'te Bir Mola
Müze gezilerine biraz ara verip, Paris'te olduğunuzu tekrar fark ettiniz ve kendinizi Eyfel Kulesi'nin tam önünde buldunuz. Turistlerin en güzel fotoğraf açısını yakalamaya çalıştığı, Paris'in efsanevi simgesi Eyfel'i Trocadéro Meydanı'ndan izlemek, fotoğraf çekmeyi unutturacak kadar büyüleyici bir deneyim sunar. Biraz soluklanmak isterseniz, krep ve sıcak çikolata keyfi yapabilirsiniz. Muhtemelen adını sıkça duyduğunuz Café de Flore'da öğle arası vermek, tam bir Parisli gibi hissetmenizi sağlar. Küçük sokak kenarı masaları, sıcak çikolataları ve Fransızların günlük yaşamını gözlemleyebileceğiniz bu kafe, Paris'in kültürünü deneyimlemek için mükemmel bir yerdir. Buranın popüler olmasının bir nedeni de, 19. yüzyılda ünlü sanatçıların uğrak noktası olmasıdır. Eğer Paris'e gittiğinizde Picasso gibi sanatçıların müdavimi olduğu yerde bir kahve içmek isterseniz, Café de Flore'a uğramayı unutmayın.
Uzun Bekleyiş Bitiyor: Notre Dame
Notre Dame'i görmek isteyenler için, yapının yangından aldığı hasar nedeniyle hala ziyarete kapalı olduğunu belirtelim. Ancak güzel haber yakın zamanda yayıldı ve 2026'da Notre Dame'in ziyaretçilerine kapılarını tekrar açacağı açıklandı. O zamana kadar uzaktan görmek isterseniz, inşaat alanına ayrılmış yerden yapıyı izleyebilir, fotoğraflayabilirsiniz. Ancak bir inşaat makinasının karelerinize dahil olabileceğini bilerek gitmenizi öneririz.
Paris zaten büyülü bir şehir, ancak Noel zamanı giderseniz, kalbinizi orada bırakabilirsiniz. Louvre Müzesi'nin gölgesinde kurulan bir Noel pazarı, tüm o yemek ve şekerleme standları, Paris'in sembolü hediyelik eşyalar ve neşeli insanlar… Bu tatlı telaş ve burnunuza gelen karamel kokusu, adeta bir rüyanın içinde gibi hissetmenizi sağlar. Bu anlarda Noel pazarlarından sıcacık krepler almayı unutmayın. Hatta bir İspanyol klasiği olan Churros'u bile burada yemek isteyebilirsiniz. Biz yedik ve kalori açısından hiç pişman olmadık!
Sofra’da Bu Ay
- Mevsimin Olmazsa Olmazları Elma & Armut
- Baharat Karışımları
- Sağlıklı Çocuk Tarifleri