Riga Yemek ve Gezi Rehberi
Baltıklarda keşfedilmeyi bekleyen bir diğer ülke; Letonya. Başkent Riga ise size Avrupa'nın Kuzeyinde bambaşka bir deneyim fırsatı sunuyor. Küçük ama etkileyici olan bu şehri keşfetmek, size oldukça keyifli ve kültürel bir gezi deneyimi sağlarken, Art Nouveau tarzındaki mimarisiyle Riga, Baltıklara yapacağınız seyahatiniz için iyi sebeplerden biri daha olacaktır.
Kahvaltıyla Başlayalım
Baltıklarda kahvaltı kültürü çok yoktur. Genellikle kahve ve hamur işi ile geçiştirmektedirler. Çoğunluğu tuzlu olan hamur işlerini; mantarlı, etli, tavuklu ve sebzeli gibi poğaça türleri olarak da düşünebilirsiniz. İçinde reçel olan tatlı versiyonları da bulunuyor. Piradzini dedikleri, içi soğan ve et dolgulu hamurlar, Letonya'da kahvaltıda en çok tüketilen ürünlerden biridir.
Riga'ya gittiğinizde oranın yerel ve karanlık tasarımlı kafe ve restoranlardan kuru et tabağı sipariş edebilirsiniz. Tabağın yanında gelen geleneksel isli peynir, havuç, salatalık, sos, sarımsaklı ekmek ve tercih edeceğiniz bir içecekle hafif ve sağlıklı bir ara öğün yapabilirsiniz. Genellikle eski zamanlardaki geleneklerini sürdüren bu kafeler, merkeze yakın, yer altında, basık ve karanlık ortamlardır. Yine de çok geniş olduklarından sizleri sıkmaz ve içeri girdiğinizde kendinizi bir anda Orta Çağ'a ışınlanmış gibi hissedersiniz.
LIDO
Bir Letonya markası olan Lido'yu Ikea gibi düşünebilirsiniz. Ancak Lido'da sadece yemek bulunuyor. Geniş açık büfe seçeneğiyle; sabah, öğle ve akşam olmak üzere üç öğünde de farklı yemek servisleri olan bu restoran zincirini sabah denemenizi tavsiye ederiz. Özellikle içi peynir dolgulu krepleri ve meyveli tatlıları oldukça başarılı. Akşamları ise geleneksel yemeklerini tatmanız için iyi bir seçenek olabilir. Yöresel pancar çorbasını burada deneyebilir, diğer farklı yemek türlerinin tadına bakabilirsiniz. Üstelik fiyatları da çok uygundur.
Kedili Bina: Cat House
Old Town yani Eski Şehir'de bulunan bu binanın hikayesi oldukça komik ve hicivlidir. Girmek istediği komüniteye alınmayan Letonyalı tüccar, komünitenin bulunduğu binanın karşısını satın alarak binanın tepesine, karşı binaya arkası dönük şekilde bir kedi heykeli yaptırıyor. Bu şekilde tepkisini belirten bu tüccar daha sonra ise komüniteye kabul ediliyor. Orta Çağ mimarisine sahip bu yapı, Riga'da turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir.
Riga Katedrali
Katedral ve kiliseleriyle ünlü bu şehir, size Art Nouveau stilini tanımanız için oldukça geniş bir yelpaze sunuyor. Riga Katedrali; Baltık ülkeleri arasındaki en eski Orta Çağ kilisesi olarak bilinmesinin yanı sıra, Dome Katedrali olarak da bilinmektedir. Daugava Nehri'nin yanında bulunan bu katedralin giriş saatleri değişkenlik gösteriyor. İçerisinde müzik dinletisi veya ayin olduğu zaman aralığında katedral kapalı oluyor ve kesinlikle ziyaretçi kabul etmiyor. Bazı zamanlar bekleme süresi ise 1 saati bulabiliyor. Katedralin önündeki programdan bilgi edinip gezinizi ona göre ayarlamanızı tavsiye ederiz.
Üç Ayrı Dönem: Three Brothers
Three Brothers yani 3 kardeş; üç tane yan yana, bitişik ve her biri farklı tarzda evlerden oluşan bir yapıdır. Yapının adı birbirine yakın olmaları, benzersiz tarzları, tıpkı bir ailedeki bireyler gibi farklı karakterlere sahip olsalar da aynı kökten geldikleri mesajını vermesinden gelmektedir. Küçük bir ara sokakta bulunan bu evlerin her biri farklı üç dönemi temsil etmektedir. Riga ziyaretinizde mutlaka gidip görmeli ve yerlilerden hikayesini dinlemelisiniz.
Riga'nın en uzun kilisesidir. İçinde birçok tablo görebilir, konserlere katılabilir veya sergi dolaşabilirsiniz. 15. yüzyılın sonunda tamamlanan kulesi ise ilk olarak Gotik tarzda tasarlanmıştı. Ancak 1666'da kule çökünce yerine Barok tarzı yeni bir kule inşa edildi. Daha sonra da bu kulenin başına birtakım olumsuz olaylar gelmiş ancak her seferinde renovasyon yapılmıştır. 1997'de UNESCO Miras Listesi'ne giren Aziz Peter Kilisesi'nin içi ise hala Gotik tarzın ihtişamını korumaktadır.
Şehrin Sanatı Alberta iela
Riga, Art Nouveau mimarisinin moda olmaya başladığı 20. yüzyılın başlarında altın çağını yaşamış ve bu nedenle şehir, bu coşkulu stilin dünyadaki en zengin koleksiyonlarından birine sahiptir. Şehir genelinde 800'den fazla muhteşem Art Nouveau yapısı var, ancak en fazla yoğunluk, geniş ölçüde tek bir mimar olan Mikhail Eisenstein tarafından yaratıcılıkla inşa edilen bir sokak olan Alberta iela'da bulunmaktadır.
Müzeler
Şehirde herkesin ilgi alanına uygun müzeler bulunmaktadır. Savaş müzesi, ulusal resim müzesi, spor müzesi, soykırım müzesi, ulusal tarih müzesi, ve hatta film ile tıp müzesi bile vardır. Küçük bir şehir olmasına rağmen Riga'da yapabileceğiniz aktivite ve gezecek yer opsiyonları oldukça fazladır. Sadece müzeleri gezmek bile en az 2 gününüzü alacağından, 2-3 günlük bir seyahat planı Riga için ideal olacaktır.
Old Town: Eski Şehir
Old Town meydanı, bahsettiğimiz müzeler, yapılar ve geleneksel tatları denemeniz için önerdiğimiz yerleri barındırmaktadır. Bu kent meydanı birçok akım ve stilin birleşimi tadında mimari yapılar sunar. Romanesk, Gotik, Barok, klasik ve modern tarzdaki binaların olduğu Old Town'da yenilenmiş ve restore edilmiş birçok yapı görebilir ve hatta içlerini gezebilirsiniz. Çoğu yapı birbirine yürüme mesafesindedir. Buradaki geziniz bitince Baltık Denizi'ne dökülen Daugava Nehri'ni görmek isterseniz merkezden yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüşten sonra nehre ulaşabilirsiniz. Ayrıca nehir kenarında da görmeye ve hikayesini duymaya değer yine bazı yapılara denk gelebilirsiniz. Örneğin Büyük Kristaps heykelinin hikayesi, vaktinizi ayırıp göz atmanıza değer niteliktedir.
Letonya'nın başkenti Riga, tarihi ve kültürüyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Art Nouveau mimarisinden etkileyici kiliselerine, yerel tatlardan gezmeye değer müzelerine kadar her adımda yeni bir keşif yapma fırsatınız var. Şehrin büyüleyici atmosferi, keşfedilmeyi bekleyen sokakları ve tarihi yapıları ile size eskiyle yeniyi bir arada görme deneyimi vadediyor.