Emel Müftüoğlu: “Çok iyi tadarım!”

- Peki sizin yemekle aranız nasıl?
- Ben çok iyi bir gurmeyimdir. Yemek yemeyi çok severim ve asla sadece yemek yemiş olmak için yemem. Yediğimden kesinlikle keyif almalıyım. Lezzeti iyi bilirim, tanırım, damak zevkimin de oldukça gelişmiş olduğunu düşünüyorum. Mesela tadına baktığım bir şeyin içinde hangi malzemelerin kullanıldığını çok net ayırt edebilirim.

- Tatma konusunda gördüğümüz kadarıyla kendinize güveniniz tam, peki ya yemek yapmak?
- Mutfakta da gayet başarılıyımdır. Yaptığım hiçbir şeyi kötü yapmam, en düşük ihtimalle görüntüsü kötü olabilir ama tadı yine de güzeldir. Evde daha çok börek pişiririm. Pratik olsun diye hazır yufka kullanırım. Bu arada çok iyi soslu etler, makarnalar hazırlarım. Geçtiğimiz günlerde "Badempare" yaptım, o kadar güzel oldu ki, oturup bir tepsiyi kendi kendime bitirdim. Önce ben doyayım, sonra başkalarına da yaparım dedim.

- Soslarınızda daha çok hangi malzemeleri kullanırsınız?
- Kremayı çok fazla kullanırım. Mantar da olmazsa olmazlarım arasında. Hardal, kimyon, karabiber ve pulbiber yararlandığım baharatlardan.

- Peki mutfakla ilgili püf noktalarınız var mı?
- Benim için en değerli püf noktası, kullandığım et eğer sertse, mutlaka limon suyuyla ovarım. Ya da yoğurtlu, sarmısaklı, salçalı bir sosta bekletirim. Mesela tavuk etini hiç sevmem ama tavuğu parmaklarınızı yiyebileceğiniz şekilde güzelleştiren bir şey var: Soya sosu. Bir de tavuğu makarna ile birlikte servis yapmayı severim.

- Nerelisiniz?
- Baba tarafımdan Afyon, anne tarafımdan Artvinliyim. Afyonluların kesinlikle bu ülkenin en iyi yemek yapan insanlarından olduğuna inanıyorum. Af yon'da cenaze evlerinde, kaybedilen insana duyulan sevgi, tamamen yapılan yemeklerin çokluğuyla gösterilir. Bir de kalabalık yemeklerde çok ilginç bir adetleri vardır. Önden pek çok yemek yenir, arkasından tatlı da yenir; en son sofraya bamya gelir.

- İşte bunu kesinlikle ilk defa duyuyorum. Neden peki?
- Çünkü bamyanın hazmı kolaylaştırdığına inanılır. Bu yüzden de yemeğin üzerine bamya yenir.

- Malum mevsimlerden bahardayız. Bahara ruhsal ve bedensel hazırlık için neler yapıyorsunuz ya da yaptınız?
- Öncelikle kilo vermeye çalışıyorum. Gerçi bu, benim gibi yemeği çok seven bir insan için epeyce zor. Bu yüzden de çekim biter bitmez kaçıyorum, burada yapılanlardan uzak kalmaya çalışıyorum. Ruhsal olarak ise, baharla birlikte zaten vücut seratonin salgılıyor, kendimizi iyi hissediyoruz, ekstra bir şey yapmak gerektiğini düşünmüyorum; ışık bize yeter.

-En çok gittiğiniz restoranlar?
- En çok Papermoon'a giderim. Oranın benim için bazı özel lezzetleri var; enginar salatası, fettuccine, profiterol gibi… Bir de ben başkasının yaptığı şeyi daha bir keyifle yiyorum. Hani 'pişirirken doydum' derler ya, ben gerçi pişirirken doymam, yine yerim ama işte başkasının yaptığını daha zevkle tüketiyorum. Bu yüzden de haftada birkaç kez Papermoon'a giderim. Emel Müftüoğlu'nun bizlerle paylaştığı tarifler:

Sucuk Köfte ve Küçük Sosisli Küçük Pizzalar