İzmit’in El Değmemiş Orman Köyü Fethiye’de Bir Çiftlik
Farge Organik'in hikayesi nasıl başladı? Organik tarıma geçme süreciniz ve bu kararın arkasında yatan temel motivasyonlar nelerdi?
Bizim hikayemiz şehirden uzaklaşma motivasyonuyla başladı. Şehrin sunduğu yaşam şartlarına olan ilgimizi kaybetmeye başladığımızı fark ettiğimizde, istediğimiz şeyin doğanın içinde bir yaşam olduğuna karar vermiştik. Doğrusunu söylemek gerekirse tarım da kırsala taşınmak için bize bir bahane olmuştu. Köyde yaşayacaksak, bir şekilde geçimimizi sağlamamız gerekiyordu ve bu neden organik tarım olmasın ki dedik. Ne de olsa şehirde de organik ürünlerle beslenmeye dikkat ediyorduk. Bu süre içerisinde ortak bir tanıdığımız vasıtasıyla şu anki ortağımız Murat abimizle tanıştık ve beraber bu yola çıktık. 2016'da başladığımız bu macerada bize katılanlarla beraber artık geniş bir topluluk olarak çiftliğimizi işletiyor ve hep birlikte yaşıyoruz.
Organik tarım ile iyi tarım arasındaki farklar nelerdir?
Ülkemizde; konvansiyonel tarım, iyi tarım ve organik tarım olmak üzere temel olarak 3 ayrı tarım yöntemi kanunlar çerçevesinde tanımlanmaktadır.
Konvansiyonel tarım sertifikasız yapılan bütün tarım yöntemlerini içine almaktadır ve tarım bakanlığının satışına izin verdiği bütün girdilerin kullanımı serbesttir. Denetimi tarım bakanlığının takdirine kalmıştır.
İyi tarım uygulamaları ise bu girdilerin kullanımının özel kuruluşlarca denetlendiği sertifikalı bir tarım modelidir. Yani sentetik girdilerin kullanımına izin verilmektedir.
Organik tarım modelinde ise sentetik girdilerin kullanımı tamamen yasaktır. Kullanımına izin verilen, doğaya ve insana zarar vermediği kanıtlanmış organik -yararlı bakteriler, bazı mineraller vb. gibi girdiler ise denetleyici kuruluşun bilgisi dahilinde organik tarımda kullanılabilir.
Organik ürünler genellikle tüketiciler tarafından pahalı bulunuyor, fiyatının daha uygun olması için neler yapılabilir?
Organik ürünlerin pahalı olmasının birçok sebebi vardır. Ancak bu sebeplere geçmeden önce fiyat karşılaştırması yaparken organik ve konvansiyonel ürünün aynı şey olmadığının hatta her organik ürünün de aynı olmadığının altını çizmemiz gerekiyor. Nasıl ki iki farklı marka aracın fiyatı birbirinden çok farklı olabiliyorsa örneğin bir domatesin fiyatının da üretim yöntemlerine, mevsime, tohumuna, lezzetine ve besin değerlerine göre değişmesi normaldir.
Bunlara ek olarak organik üretimde rekoltenin konvansiyonel üretime kıyasla daha düşük olması ve endüstriyel üretim yöntemleri yerine butik üreticiliğin yaygın olması da fiyat farkının başlıca sebeplerindendir. Organik ürünler ülkemizdeki tarımsal üretimin sadece yüzde 1'ini oluşturmaktadır ve bu yüzde 1'in de, yüzde 90'ından fazlası ihraç edilmektedir. Buna bağlı olarak arzın talebi karşılayamıyor olması da fiyatları artıran bir değer etmen olarak ön plana çıkmaktadır.
Kendi çiftliklerinizde yetiştirdiğiniz ürünler arasında en çok öne çıkan ürünler hangileridir? Neden bu ürünleri seçtiniz?
Çiftliğimizde yıl içerisinde 300'den fazla çeşit ürün üretmekteyiz. Bu ürünler arasında bulunduğumuz iklim ve çevreye en uyumlu olan yeşillik grubu ve mevsimsel sebzeleri daha büyük oranda yetiştirmeye özen gösteriyoruz. Bu ürünlerin başında; pazı, kale, maydanoz, domates, biber, kabak ve fasulye gibi ürünler gelmektedir. Aynı zamanda turşu ve konserve üretimine de ağırlık veriyoruz.
Çiftliğinizde uyguladığınız tarım yöntemleri hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Hangi organik sertifikalara sahipsiniz?
Çiftliğimizde toprak sağlığını iyileştirmeyi hedefleyen uygulamaları esas alıyoruz. Bunun için pulluk kullanmıyoruz ve traktörümüzü sadece kalıcı tekerlek izleri üzerinde kullanıyoruz. Ek olarak kardeş bitki uygulaması ve ekim nöbeti uyguluyoruz. Aynı zamanda toprağımızı sürekli olarak yararlı mikro organizmalar ve organik maddelerle besleyerek su tutma kapasitesini artırıyoruz. Farge Organik olarak bitkisel üretim, fide üretimi ve işlenmiş ürün üretimi olmak üzere 3 ayrı dalda organik tarım sertifikasına sahibiz.
Tüketici olarak gıda ürünlerini alırken nelere dikkat etmeliyiz ve organik olduğunu nasıl anlarız?
Satışı yapılan bütün organik ürünlerin yasal olarak organik ürün sertifikasına sahip olması gerekir. Paketli ürünlerde bu sertifika bilgileri paketin üzerinde yazarken, dökme ürünlerde tezgâhta gerekli sertifikalar sergilenmekte ve pazarın denetimini yapan kuruluşlarca kontrol edilmektedir. Organik etiketi ile satılmasına rağmen bilgilerine ulaşamadığınız ürünlerle karşılaştığınızda Türkiye Gıda ve Tarım Bakanlığı'nı arayarak gerekli bildirimleri yapmalısınız. Bunun dışında bir ürünü tipinden, tadından, kokusundan organik olup olmadığını ayırmak mümkün değildir.
Ürünlerinizi pazarlama ve müşterilere ulaştırma konusunda nasıl bir strateji izliyorsunuz? Kendi mağazalarınız dışında başka kanallarla da satış yapıyor musunuz?
Açıkçası pazarlama konusu sanırım en zayıf olduğumuz alan. Çiftlikteki işler o kadar yoğun ki hiçbirimiz bu kadar işin üzerine bilgisayar karşısına geçmek istemiyoruz. Bu nedenle az da olsa sosyal medya ve online sayfamız üzerinden tanıtım yapmaya çalışıyoruz. Ürünlerimizin satışlarını başta organik pazarlar olmakla birlikte online ve zincir mağazalar üzerinden gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda yerinden de satış yapıyoruz.
İşlettiğiniz otelin konsepti nedir? Misafirlerinize nasıl bir deneyim sunmayı hedefliyorsunuz? Menünüzü kendi ürettiğiniz ürünlerle mi hazırlıyorsunuz? Menüde hangi yemekler var?
Otelimizde genellikle İstanbul'dan kafa dinlemek için gelenlere hizmet veriyoruz. Bunun dışında odalarımızı uzun süreli kiralamalara da açık tutuyoruz. Çiftliğe gelen misafirlerimiz zaman zaman çiftlik işlerine katılabildikleri gibi doğada da bol bol zaman geçirebiliyorlar. Orman içerisine yerleştirdiğimiz stüdyomuzda dinlenmek, film izlemek, yemek yemek, spor yapmak ve hatta konaklamak da mümkün.
Misafirlerimizin konaklama sürelerince, şehrin bütün yorgunluğunu atmalarını ve doğayla bağlarını güçlendirmelerini hedefliyoruz. Az sayıda odamız olduğu için gelen misafirlerimiz gerçekten yalnız kalabildikleri ve kendilerini dinleyebilecekleri bolca zamanları oluyor. Ayrıca Ağva'ya sadece 45 dakika mesafede olduğumuz için günübirlik olarak denize gitmek de oldukça kolay.
Konuklarımızın bir kısmı konaklama sürelerince yemeklerini kendileri hazırlamayı tercih ederken, bir kısmı ise çiftlikte ürettiğimiz ürünlerden eşimin hazırladı günlük menüleri tercih edebiliyorlar. Bu menülerin içeriklerini misafirlerimizin özel isteklerine göre de ayarlayabiliyoruz.
Otelinizde konaklayan misafirleriniz için sunduğunuz özel aktiviteler ya da deneyimler var mı? Varsa, bunlar nelerdir?
Orman ve çiftlik yürüyüşü en çok tercih edilen aktivitelerimizin başında geliyor. Yaklaşık 2-3 saat kadar süren bu turumuzda öncelikle doğanın çalışma prensiplerini anlayıp ardından bunu tarımda nasıl hayata geçirdiğimizi inceliyoruz. Bunun yanı sıra arzu eden misafirlerimiz için sebze yetiştiriciliği, saksı bitkileri gibi konularda atölyeler de düzenliyoruz.
Organik tarımın getirdiği zorluklar nelerdir? Bu zorluklarla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Organik tarıma dair en büyük zorluk çok fazla deneyim gerektirmesidir. Teorik bilgiler her ne kadar değerli olsalar da çevresel farklılıklar dikkate alınarak bu teorik bilgilerin pratik gerçekler haline dönüşmesi gerekmektedir. Bu da çok fazla deneme yanılma anlamına geliyor. Maalesef ekonomik gerçekler de göz önüne alındığında manevi bir motivasyon olmadan bu sancılı süreci atlatmak pek de mümkün olmuyor.
Bunun yanı sıra organik tarım yapabilmek için sağlıklı bir toprak olmazsa olmazdır. Toprağın rehabilitasyon süreci ise çok uzun sürmesinin yanı sıra yoğun emek isteyen bir iştir. Sanırım bizim en büyük başarımız da bu ve daha burada yazmakla bitmeyecek birçok zorluğun üstesinden gelip faaliyetlerimize artırarak devam etmek oldu.
Çiftlikte sürdürülebilirliği sağlamak için hangi adımları atıyorsunuz? Enerji, su ve atık yönetimi konusunda neler yapıyorsunuz?
Öncelikle kendi girdisini kendi üreten bir çiftlik olmayı hedefliyoruz. Bu nedenle finansal anlamda mantıklı olmasa da birçok ayrı dalda üretimi aynı anda gerçekleştiriyoruz. Bu sayede dışa bağımlılığımızı azaltırken, ürettiğimiz ürünlerin içeriği konusunda da şüphemiz olmuyor. Çiftliğimizde plastik, cam, metal gibi atıkları ayrıştırıyor; bitkisel artıkları ise kompost ve organik malç olarak değerlendiriyoruz.
Gelecek için hedefleriniz nelerdir? Organik tarım ve çiftlik turizmi alanında büyüme planlarınız var mı?
İlk hedefimiz yaptığımız işi en iyi şekilde icra edebilmek. Oldukça kompleks ve programlı olmayı gerektiren bir iş yükümüz var ve biz her yıl bu süreci biraz daha iyi yönetebildiğimizi fark ediyoruz. İstediğimiz noktaya ulaştıktan sonra ise çiftliğimizin kapasitesini büyüterek etki alanımızı genişletmeyi arzuluyoruz. Bununla beraber çevremizdeki üreticilere örnek olmak ve doğru tarım yöntemlerini yaygınlaştırmak da öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Bu işe başlamak isteyen girişimcilere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Organik tarımda başarılı olmanın anahtarları nelerdir?
Sabırlı ve dirayetli olmalarını tavsiye ederim. Maalesef canlı ile uğraşmak diğer hiçbir işe benzemiyor. Koyulan hedefler, hazırlanan fizibilite raporları, projeksiyonlar vs. hepsinin işe başladığınızda çok kısa sürede anlamsızlaşmaya başladığını göreceksiniz. Eğer karşılaşacağınız bu öngörülemeyen zorluklar ve talihsizliklere karşı hızlı şekilde uyum sağlamayı başaramazsanız kısa sürede motivasyonunuz düşecektir. Buna izin vermemelisiniz ve en önemlisi de manevi değerlerinizi her zaman finansal çıkarlarınızın üzerinde tutarak doğru yöntemlerden hiçbir koşulda şaşmamalısınız.
Sofra’da Bu Ay
- Mevsimin Olmazsa Olmazları Elma & Armut
- Baharat Karışımları
- Sağlıklı Çocuk Tarifleri